Ahmet geçen yaz keşfettiği yeni dünyayı arkasında bırakarak sıkıcı hayatına geri dönmüştür. Ancak gizli kapıyı, onun arkasındaki gizemli, heyecanlı dünyayı aklından çıkaramamaktadır. Ne yapar eder ve 15 tatilde gizli kapının bulunduğu, babaannesinin yaşadığı kente gitmeyi başarır. Sonunda arkadaşlarını tekrar görecek ve belki de kafasındaki Sinan Bey’le ilgili soruları cevaplayabilecektir. Ancak hiç hesapta olmayan bir şey olur; bir süredir onu rahatsız eden kolundaki ağrıların ve acıyla kıvranmasına neden olan krampların sıradan bir konu olmadığını, bir lanetten kaynaklandığını öğrenir. Evet, bildiğiniz lanet! Bir taşlaşma büyüsü. Ahmet giderek taşlaşmaktadır ve derdinin tek dermanı nerede olduğu bilinmeyen bir lambadadır: KERAMET LAMBASI
Dizi Tanıtım Metni:
Gizli Kapı dizisini önemli kılan pek çok şey var: Mesela Burcu Ünsal’ın ilk kitabı olması ama hiç de bir ilk kitaba benzememesi... Diliyle, kurgusuyla, okuru alıp götürmesiyle başarıyla kaleme alınmış olması... “Yerli malı” kahramanları kurgusuna işin dozunu iyi ayarlayarak dahil edebilmesi... Macera, mizah ve gerilim üçgeninde dengeleri iyi oturtması... Yazarın kendisi de çok genç olduğundan mıdır, bu kitabın bir özelliği de çocuğu çok iyi yansıtması. Ama öyle yetişkin gözünden değil, çocuğun kendi gözünden... Ahmet’in arkadaşlarına, ailesine (küçük erkek kardeşine), kızlara, olaylara bakışını okurken; ‘Aaa aynı benim o yaşlardaki halim’ ya da ‘Aaa aynı bizim yeğen’ hatta ‘Hık demiş komşunun oğlunun burnundan düşmüş’ demeniz işten bile değil.